2 Kasım 2012 Cuma

O, ben, o



              Kendim olmakla, o'nun olmak arasındaki gel-git...
              Kendim olmakla, O'nun olmak arasındaki akış...
              O'nun olmakla, o'nun olmak arasındaki zıtlık ve paralellik...

Dolayısıyla geliyor, gidiyor, akışı yaşarken, zıtlığı ve parallelliği fark ediyor fakat tüm bunları toparlayarak bir BİZ ortaya çıkartmak için daha ne çok yol yürümem, 'emek' vermem gerektiğini görüyorum. Emek şuurla, bilen bir sevgiyle, hayra hizmeten verilen emek.

Karşımda, yolu beraber yürümeyi seçtiğim eşim; bir karşı cins. İçimde, yolu yürüdüğüm, sürekli gelişen bir dişil-ben. o da gelişiyor. Birlikte yürürken, adımlarımız birbirine dolanabilir. o hızlı gitmek isterken, ben mola vermek isteyebilirim. o durup gözlerime bakmak isterken, ben elimle o'na gökyüzünü göstermek isteyebilirim.
Bir de 'O' var. Kendisine doğru gittiğimizi zannettiğimiz. Zaman zaman O'na adanmış olmakla kendimizi beslerken,  O'ndan uzaklaştığımız... Paralellik burda: o'na odaklanmış ve adanmış zannederken, o'ndan da uzaklaşabiliyorum... Zıtlık: bu noktada, O'nu ve o'nu zıt sanmaya başlıyorum.
Bu odaklanma, bu adanmışlık aradığım ve Yüreğimde Getirdiğim değil öyleyse...
Cennet manzarası karşısında, o elini benim omzuma atmış, ben de elimi onun omuzuna, elimde papatya, değil.
Çocuk değiliz çünkü.

Büyüdüğümüzden mi? Yoksa bir türlü o çocuk saflığına geri gidememekten mi?

Çocuk, o'nu ve kendini pek ayırmadığı, kendisi ve o arasında ciddi sınırlar çizmediği için, O'nu, kendisini ve o'nu daha kolay ve rahat birleştirebilir...
Öte yanda çocuk, hiç büyümezse, ne O'nu bilebilir gerçekten, ne de kendisini ve o'nu O yapabilir...
Çocuk büyürken, saflığı ile büyümeli. Çocuk, saflığını taşırken, 'büyüyebilmeyi' bilmeli...

İçimizde o saf yüreği taşıyan çocuk olmadıkça, herşey bambaşka bir hal alır...O, kendin ve o durmadan karışır, ya da çok belirgin sınırlarla birbirinden ayrılır...
Öte yanda, eğer o çocuk büyümemekte direnirse, her ne kadar saf olursa olsun, çocuk kalır ve ne 'kendi' olabilir ne de 'o'. Hiçbir zaman da hakiki O'na erişemez...

Hem büyümüş, hem saf kalabildiğimizde kendimizi ve o'nu olduğu gibi ama ''acımadan'' sevebilir ve O'na doğru yürürken Biz'i yaşayabiliriz...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder